OOOOLAAAAA
Size aynı kendi defterlerimdeki gibi “serbest sesleniş” adı altında, özgürce sesleniyorum! Defterim, belki de hayallerimi korkmadan ve sıkılmadan anlatabildiğim tek yer. Çünkü kimse can kulağıyla dinlemiyor aslında çok yakınların dışında. Ama çoğunlukla hayallerini başardığında, ancak dikkatlerini çekmeyi sağlıyorsun.
Şimdi önümüzde müthiş hayaller var, sahne prodüksyonunu geliştirmeyle ilgili başlattığım hayalleri gerçekleştirme zamanı geldi! Mesela sadece ışık için 1 sene önce, bu anın geleceğini düşünerek bir telefon numarası kaydetmiştim.
Daha ilk albümüme girdiğimde, insanlara müziğimi tanıtmak için herşeyi basit tuttuğum bir albüm olacağını biliyordum. İlk albümün kayıtları esnasında, ikinci albümü internette açmaya çalışırken buluyordum kendimi 🙂 Sanki onlar hep oradaymış gibi. Şimdi de 4 tane EP geride bıraktım! Ve “şarkıların çocukları” diye adlandırdığım, çocuklar ve yetişkinlerin içindeki çocuklar için yazdığım şarkıların derlemesi dışında açıkçası aklımda tek bir şey kaldı. Anadolu Funk adlı albümüm.
Hiç bir zaman halktan kendimi ayırmadım ve hep iç içe oldum. Fakat hiç bir zaman da halktan çok halkçı gözükerek ilgi ve takipçi kazanmaya çalışmadım. Fark edildiğim ve sevildiğim kadarını kabul ettim ve şükrettim. Fakat artık prodüksyonu büyütüp, belki bağımsız üretim ve paylaşım alışkanlığımdan çıkıp, bana yardım edebilecek bir yapım şirketiyle anlaşıp, tüm Türkiye’de kendi türkülerimi ve tekrar hatırlanması gereken favori sanatçılarımdan besteler paylaşma zamanı! İşte hayallerim bu cümleler gibi bitmeyen virgüller olduğu için takip etmek zorlaşabiliyor, fakat biri bana böyle anlatsa, ben anlardım, o yüzden devam ediyorum.
Bu bir tribute albümü, Cem Karaca’dan, Yavuz Çetin’den ve sevgili babamdan da eserlerin bulunduğu 5-6 parçalık bir albüm. Böylece hem Türkçe Blues’u köküne kadar yaşatıp, yeni kuşağa bu eserleri aktarmak ve tabi ki artık şu drive’a basıp uzun soluklu sololar atabilmek en büyük hayalim 🙂 İşte bu yüzden önceki nesilleri anmak ve tekrar güncellemek, hepimiz için keyifli olacaktır.
Bunu açıklaması biraz zor fakat özetleyebiliriz;
17 yaşımdan beri aralıklı olarak Türkü kıvamında funk şarkılar yazıyorum. Aslında, işte o binlerce kişiye o büyük festivallerde aynı soluğu, aynı hissi yaşatacak o güç, Blues-Rock müzikte var! Büyük akorlar, tek tek (bada bada budu budu tom tom) ataklar ve doğru kombine edilmiş kulaklarda yıllarca “bi yerden biliyorum la bunu bişeye benziyo bu” dediğimiz riffler …. (riff blues müzikteki klasikleşen çalımlar veya parça içinde parçada imza olan hareketler. mesela pretty woman – elvis , ya da Twist and shout – Beatles gibi parçaların duyulduğu an ayırt edilen riffleri örnektir en basitinden)
İşte bizi 70’ler 80’ler ve 90’larda (90’lar biraz daha tabi popun öne çıktığı bir dönemdi fakat yine de güzel düzenlemeler ve armoniler de pop sayesinde halk müziği gibi diğer tarzları da zenginleştirdi) bir araya getirmiş bu melodileri, Anadolu ezgileriyle buluşturduğumuz bir müzik. Yapıldı mı ? Tabi ki yapıldı. Kralı yapıldı da, o şartlarda yok efem saykodeliko yok anadolu rock diye, ait olmadıkları sınıflarda kayboldular. İsimleri verilse de hiç dikkatli bakılmadı ve Amerikolu yok efem Avropolu dijeylerin flaşdisklerinde mixlenip ünlendiler.
Fakat bu projenin, bu bölümünde konu, müziğimizin tamamen yeni besteler ve türkülerden, eski anıları hatırlatması olacak. Tabi daha yapılmadı. Ama hayaller kurulmaya değerse, geri adım atmamak lazım.
(Not 10.10.2019 yazıyı yollamak üzere editliyordum ve geçen hafta ” Salla ” isimli parçanın sözlerini bitirdik. Komik bir parça oldu fakat özünde insanın kendini çok yormamasıyla ilgili olduğu için dert değil. Yani hayal kurmaya devam 🙂 )
Yani Yavuz Çetinin Türkiye bıraktığı izler ve sololar, Cem Karaca’nın ülke için verdiği savaş, Barış abinin çocuklara olan ilgisi ve verdiği önem, Asım Can Gündüz’ün “Benim en büyük başarım, sağcı, solcu ve polisi kol kola dans ettirmemdir” sözlerinin harmanlandığı ve yeni nesilde bedenlendiğini düşünün. ve Tabiki buna güzel de bir Mars hikayesi ekleyin.
Aşık Ozan = Loop Bloop ( Abi neden Loop bloop? Mars şu an ne kadar turuncu ve kuru olsa da, hikayemizde bir zamanlar sularla kaplı bir gezegenmiş diyelim şimdilik. Dünya’ya olan zorunlu göçlerinden sonra Dönüşüm çağında, kara yaşamıyla birlikte Marslıların şifalı müziklerini (Marstralarını) yazan bu ışık görevlilerine, Loop Bloop denirdi. Bizim Loop Bloopumuz, Anadoluya olan gezisinden sonra, Dünya müziğinden de etkilenerek bu yeni Dünya-Mars karışımı Marstralarını yazıyor. Biz de bu değerler kaybolmasın diye onları günyüzüne çıkarıyoruz hesapta. hahaha evet ben de okusam ben de gülerdim 🙂
Evet 20 yaşından beri önümdeki 5 senenin hayallerini kurarak ilerledim. Aktif müzik hayatım 3-4 senedir devam ediyor. Geriye dönüp baktığımda başardığım hayallerim, ve kazandığım sevgiyi görmek beni çok mutlu hissettiriyor. Bazen kendim hayat yoluna o kadar çok kaptırıyorum ki, kendimi sevmeyi unutuyorum. Ama çok mutluyum ki sizler varsınız ve bunu bana güzel sözleriniz ve mesajlarınız ile hatırlatıyorsunuz.
Bu kış işte bu anlattığım herşey için belki de hiç olmadığı kadar kendime ve müziğime kapanacağım. Benim için resmen bir koza dönemi. Belki de sizlerden daha heycanlıyım. Herşey bittikten sonra geri dönüp bunları okumak çok keyifli olacak!
Kendinize çok iyi davranın lütfen. Siz de hayallerinizi kendinizle paylaşın. Konuştuklarınız ve düşündükleriniz olursunuz.
Evrencan
Sevgili Evrencan, babanın kuşağından, kendisine bir dönem yakın çalışabilmiş bir radyocu olarak yazıyorum sana.
Ve kazanan’a çıktığın İlk geceyi, babanın gururlu heyecanlı mesajıyla öğrenmiş, seni benzer bir gurur ve heyecanla izlemiştim. O zaman bildim geleceğin yerin güzelliğini. O gün bu gün takip ediyorum konserlerini, videolarını, tweetlerini, yazdıklarını. Klasik müzik başta olmak üzere, her tür müzikle uzun yıllardır haşır neşir olmuş, konservatuarda opera eğitimi almış biri olarak, müziğin, vokalin, altyapıların, sözlerin çok çok çok çok harika! Bu toprağın en güzel seslerinden birisin. Tertemiz, farkındalığı yüksek, pırıl pırıl ve muhteşem bir ruh olarak çok seviyorum seni, oğlum gibi, kardeşim gibi, aşkla!
Sana sağlık ve sahip olduğun güzellikleri parlatacağın muhteşem fırsatlar diliyorum. Harikasın!
doktor oldum ve bir anda dünya turu yapmaya karar verdim ve 3. ülkeye koreye gittim orada bir erkek ile tanıştım ve tabi ki ona aşık oldum . Sonra türkiyeye aileme söylemeye karar verdim ve o aşık olduğum kişi ise türkçe biliyordu aileme söylerken biraz sinirlendiler ama sonra kabullendiler ve evlendik sonra beraber dünya turu yaptık ve küçük iken yaşayamadığım çocukluğu kızıma yaşatmaya kararlıydım ve 14 yaşına gelene kadar ona o kadar iyi davrandım ki hem kanka idik, hemde onun annesiydim 14 yaşında artık bir geç kızdı babası ile de çok eğleniyordu ve hayatımız böyle devam etti. ŞİMDİ ÇOK MUTLUYUZ VE ESKİDEN KENDİME ŞÖYLE BİŞİ DEMEK İSTİYORUM . O KADAR AĞLADIN O KADAR BASKI AMA SONUNDA SEN KAZANDIN SEN KAZANDIN ŞİMDİ O YAŞAYAMADIĞIN ÇOCUKLUĞU KZINA VE DİĞER COCUKLARA YAŞAT . bu kadar dı nolur beni linçlemeyin bu benim hayalim